12 Mayıs 2010 Çarşamba

Başkası Olma


...kendin ol. Böyle çok daha güzelsin" demiş Tarkan zamanında.. Bi bildiği var ki demiş diyorum özellikle son bi kaç gündür.. Gerçi Tarkan bi çok şey söylüyor, karşısındakinin kendisini hüp! diye içine çekmesini falan da bekliyor ama konumuz sadece bu cümlesiyle alakalı.. Yoksa Tarkan şarkılarını da konuşuruz bi ara ama bu konuda söz veremiyorum 'lol

Bazılarımız sırf ilgiyi kendi üzerinde toplamak adına aslında hiç olmadıkları insanların davranışlarını birebir kopyalıyorlar.. Sevdiğim ve daha önce de blog'da paylaştığımı hatırladığım bi söz var; İnsanlar değişmezler, sadece giydikleri kostüm bollaşır, yüzlerindeki maske düşer, oynadıkları rolden sıkılırlar; kısacası aslında gerçek kimliklerine dönerler.. Belki bu fazlaca genelleme dolu ve kötümser bi tanımlama oldu fakat işin aslı esasen bu malesef..

Kimi insan bu tiyatroyu(!) sırf keyif amaçlı sürdürürken kimisi de bunu savunma amaçlı yapar.. Bazısının da henüz kim olduğundan haberi yoktur, kendini bulamamıştır ve bu karakter boşluğunu olmadığı biri gibi görünerek kapatmak ister.. Kimisi de "kim" olduğundan utanır, hayalindeki kişi olur karşısındakine.. Her ne olursa olsun bu can sıkıcı bi durumdur.. Yaşayana da, fark edene de.. Benim problemim aslında bu saydıklarımın hepsiyle.. Ama en çok da kendini koruma amacıyla asıl kimliklerini belli edemeyenlere kızıyorum.. Bunun "nasıl?!"ını irdelemeden önce diğerlerine bi bakalım..

*Sırf bundan zevk aldığı için olmadığı biri gibi davranan kişi adı üzerinde çeşitli insanlardan derlediği hayat duruşunu, kendi gibi davranmamaya tercih eder çünkü bu daha keyiflidir onlar için.. Nedenini bilmiyorum ama tanıdım böyle bi insan.. Kendi kafasında yarattığı küçük ütopik dünyasından sıçrayan karakterleri bizim hayatımıza empoze etmeye çalışıyordu.. Neyse ki geç olmadan açıldı gözümüz..
*Diğer maskelimiz genelde 11-18 yaş arasından çıkar ki istisnalar kaideyi bozmamaktadır fakat ergenlik dönemlerimizde hepimizin kimlik bunalımına girdiği de su götürmeyen bi gerçektir zaten.. Zaten en kabul edilebilir "başkası gibi olma hali" budur.. Kişi kendini bulamamıştır daha, normaldir.. Geçicidir ama önemli olan da geçici olmasıdır.. Benimki geçti mesela *swh*
*Bir diğer olasılık da dediğim gibi kişinin kendinden utanmasıdır.. Hatta ne üzücü ki bazısı yaşadığı hayattan da utanır.. Burda bunun eleştirisini yapacak değilim çünkü bu maddedeki değişkenler hassas olabiliyor kimi durumda.. Yine de kızıyorum.. Çünkü eminim ki hiç birimiz hayalindeki hayatı yaşamıyor zaten.. Ama yine eminim ki bir çoğumuz bu durumu kabullenmiş vaziyette ve hayatını, kendini olduğu gibi görebiliyor.. Olması gereken de bu fakat bunu oldurmak her zaman kolay olmuyor..

Beni son zamanlarda ilgilendiren grup ise aslında kim olduğunun bilincinde olan, asıl kimliğinden rahatsız olmayan fakat bunu saklayan kişiler.. Tamam hepimiz yeni tanıdığımız insanlara zaaflarımızdan, zayıf noktalarımızdan, aslında ne kadar duygusal olduğumuzdan falan bahsetmiyoruz belki de koz vermemek adına.. Ama bu durumu ketumlaştıranlara ne demeli?! Dış dünyaya son derece sert, içinde duygusallıktan kırıntılar barındırdığını her fırsatta belli eden, sadece kısıtlı sayıdaki insana iyi(!) davranabileceğini ima eden, hükmedici tavrılarda bulunan, etrafındaki 3.tekil şahıslara kelimeleriyle neredeyse somut sınırlar çizen ve kendini insanlardan uzak tutma çabasında bulunan o kişiler ne derece doğru yapıyor bu "yeni tanışacağı insana kendini bir anda açık etmeme" durumunu?!

Bu kişilerin aslında olmadıkları gibi davranmalarının sebebi ne olabilir.. Neden takıyorlar o taştan maskeyi?! Ne kadar kırılgan olduklarını saklamak için mi?! Aslında içlerinde sıcacık bir gülümsemeyle eriyecek bir kalp barındırdıklarını söylemekten korktukları için mi?! Etraflarındaki insanlar için astıkları DİKKAT! levhasının etkisiz kalacağını düşündüklerinden mi?! Ulaşılamaz ve zor kazanılan kişi imajlarının sarsılmamasını istediklerinden mi?! Yalnızca samimi olduğu 3-4 kişiyle maskesiz(!) konuşup diğer insanlara tamamen başka biri gibi davranmak insana bi şey kazandırmaz fellow'er.. Tabii ki hiç birimiz tamamen açık edemiyoruz varlığımızı ve benliğimizi karşımızdaki herkese.. Fakat Facebook tabiriyle "sibling"lerine brutal modda gerçek halleriyle davranırken kendisinin "diğerleri" diye tabir ettiği insanlara 180°lik bi farkla davranan kişi bence olduğu gibi davranmaktan korkan kişidir..

Kısacası her ne sebepten olursa olsun, aslında olmadığı biri gibi davranıp yüzüne maske, üstüne kostüm geçiren kişi sadece yalnızlaşmaya mahkum oluşunu hızlandırır.. Çünkü akıl sahibi her insan bir süre sonra karşısındakinin bir karakter mi yoksa oyuncunun kendisi mi olduğunu ayırdedebilecek konumdadır.. O çok sevilen "sibling"ler sizin kendilerinden başkasına bu denli açık ara farkla bambaşka davrandığınızı görüp sizden rahatsız olmuyorsa zaten "kardeş" değildir.. Rolünüzü seviyordur o kadar.. Bu tip kişilere tavsiyem ya sıkılmayacakları bir maske alsınlar ya da maskelerini çıkarıp biraz da öyle denesinler.. Ayrıca durumun yukarıdaki resimdeki gibi olduğunu sanmıyorum ben, maskenin altındaki kişinin daha iyi olduğunu düşünenlerdenim veya öyle olduğunu umanlardanım.. (Benim gibi düşünenlere ve bu yazıyı okuyup kendinden pay çıkaranlara Muse'dan gelsin "Undisclosed Desires".. Nakarata özel ilgi lütfen:) Hem herkes yüzümüzü görmeli, çünkü önemli olan yüzün altında gizlenen sır düşüncelerse -ki öyle, bunların açığa çıkmasını hemen talep eden birilerinin olacağını hiç sanmıyorum..

5 Mayıs 2010 Çarşamba

YouTube'less


Son iki haftadır YouTube'a girememekteyim sevgili fellow'er.. Bu konu artık öyle bi tak etti canıma ki blog'a da taşıdım.. (Çelik'in böyle tak etti canıma'lı bi şarkısı vardı.. O da ne ilginç adamdır ya.. Kötü anlamda söyledim malesef:) Parantez içinden de çıkasım yoktu hiç aslında ama şu YouTube konusuna tekrar dönelim.. lol'

Şimdi efendim ben de herkes gibi ülkemizin koyduğu ambargoya karşı tutumumu almıştım.. İşte ilk başta tunnel'larla giriyordum ki favorim her zaman ktunnel olmuştur, sonra da fark ettim ki bu muazzam sinirleri zorlayan yöntem dışında bir de "armut piş, ağzıma düş, suyumu içir, mendille de siliver" tarzı kolaycı Jacker adında bi program varmış.. Müthiş bi keyifle yükleyip kurdum falan ve baya sorunsuz bi şekilde YouTube evreninde dolaşmaya başladım.. Fakat iki hafta önce "Sayfa zaman aşımına uğradı" tandanslı bi uyarı ile siteye giremedim ki hala bu durum devam etmekte..

Çeşitli yöntemler denedim; host dosyasındaki YouTube ip'lerini dilmeye çalışma (silemedim gerçi, kaydın değiştirilmesine izin vermiyor bilgisayar), defalarca Jacker programı yükledim, DNS adreslerini değiştirdim vb. vb. Hiç biri de kar etmedi malesef.. Çevremde Chuck benzeri computer nerd bi insan da olmadığı için de bu mevzu böyle asılı kaldı.. Sırf şu sorunuma çözüm bulmak için KAÇ TANE teknoloji forumuna üye olduğumu bile hatırlamıyorum, düşünün..

Neyse artık gelen cevaplarla falan bi şeyler yapmaya çalışacağım artık.. Olmadı bi teknoloji mağzasına veya bilgisayarcıya falan gidip sorunuma çare arayacağım.. Aklımda TTNET'i aramak ve onları illegal bi şekilde sorgulamak da var aslında ama telefon görüşmeleri hizmet kalitesini arttırmak ve müşteri memnuniyeti için kaydediliyor.. Şaka bi yana "Hükümet tarafından yasaklanan şu siteye nasıl girerim TeTeNet İnternet?!" diye sorsam cidden ne derlerdi acaba?! :D