24 Nisan 2010 Cumartesi

7 Gerçek ve 1 Ödül




Attantion Please *anons efekti* Bayanlar Baylar; şu yukarıda gördüğünüz ve aşina olduğunuzu düşündüğüm ödül sevgili fellow Lillie tarafından bana layık görülmüştür ve benim ilk blog ödülümdür.. Kendisine teşekkür eder, atadığı "Kendinle ilgili 7 gerçeği açıkla" zorunluluğunu severek yerine getireceğimi bildirmek isterim..

Yaa öyle işte.. Nasıl da sevinirmişim, nasıl da ödül sever bi insanmışım, nasıl da "işte bu yüzden bu kızın aklında Oscar kazanmak var, hmm" cümlesini kurturtabilirmişim.. Değil mi?! Evet lol. Neyse ne diyorduk, gerçekler.. Hem de 7 tane..

Gerçek #1: İflah olmaz bi duygusalım.. Tamam, biraz abartılı oldu (: Şöyle diyelim o zaman; benden beklenilemeyecek kadar duygusalım aslında.. Yani o ne demek?! Her duygu kabartan olaya hüngür şakırt modundayım demek değil.. Ama beni bir süredir tanıyan bi insan gerçekten de duygusallaştıran bir olay karşısında dozunda duygulandığım zaman bana O.o ifadesiyle bakıyor ve "Aa sen baya duygusalmışsın" diyebiliyor.. E öyleyim.. Ama duygusalım diye de sürekli özlü sözler kitabı yutmuş gibi konuşarak, dolmuş gözlerle dolaşarak ve boğuk boğuk sesler çıkararak yaşayamam ki.. Duygusallık sulu gözlülük değil bana göre, duyguların hakkını tam olarak verebilmektir.. Öfkeden deliye dönen insana da duygusal demeliyiz belki de, netice de öfke de bi duygu değil midir?!

Gerçek #2: Dizginlenemeyen bir "düzeltme" huyum var ve hayır, bu seferki abartı değil.. Size "Düzeltme derken?!" dedirtmeden konuya giriyorum: İnsanlar konuşurken onların hatalarını düzeltiyorum.. Ama bilgi yanlışı olsun ama telaffuz hatası olsun.. Çok can sıkıcı ve sevmediğim bi yönüm bu aslında ama işin iyi yanı şu ki bu dürtüm çok samimi olduğum kişilere karşı diş çıkarıyor ancak.. Yani tanımadığım veya henüz çok samimi olmadığım biri "Yalnış anmala ama.." gibi bi cümle kurduğunda ona "Yalnış değil, yanlış." şeklinde müdahale etmiyorum.. Bu feci antipatik davranışı sadece nazımın geçtiği insanlar üzerinde uyguluyorum fakat onlar da arada fırça çekiyor tabi "Öeeh yeter ama!" diyerek.. Ama sanırım herkes annesi yanlışlıkla "Züreyfa" dediğinde "Anne züreyfa değil, zürafa" der bence.. :b Neyse ki çoğu düzeltme örneğim bu tip espiri altmetinli şeyler.. Olayı ukala boyutunda değilim ama yine de affetmem düzeltirim lol.

Gerçek #3: Hertürlü böcekten ve eklembacaklıdan korkarım. Yani şu gerçeği yazarken bile içim bi garip oluyor, düşünün.. Peki bu fobinin bi sebebi var mı?! Hani derler ya her fobi çocuklukta yaşanan kötü bir anıdan doğar diye benimkinin pek öyle kötü anıyla alakası yok.. İlla çocukluğa döneceksek, küçükken rahmetli babaannem bu korkumun üzerine gitmeye çalışırdı.. Avucuma minik böcekleri koyup "Bak yavrum korkulacak bi şey yokmuş değil mi?!" diye telkin ederdi beni.. O vefat ettikten sonra fobimle ilgili kimse bana yardımcı(!) olmadı ve yaşımla beraber böcekgillere olan korkum da büyüdü büyük ihtimalle.. Onlar dışından her türlü canlıya VIP bileti sağlayan bünyemden uzak dursunlar, bana yeter..

Gerçek #4: Çok kıskancım ama kıskançlığı kişiyi yiyip bitiren boyutunda yaşamamayı da kendime öğrettim.. Şöyle ki; çevremdeki çoğu kişi benim kıskançlıklarımla eğlenir.. Dalga geçmek, kafa bulmak modunda değil bu eğlenme tabiri.. Kıskandığımı karşımdakine o kadar yalın haliyle ancak kaprissiz belli ederim ki kıskandığım insan bir süre sonra "heaheaheah :D" moduna geçiş yapar.. Ama tabii bu demek değildir ki ben tam anlamıyla "sevimli bir kıskanç"ım ki böyle bir ifade de varolamaz zaten.. Demek istediğim şu, ben kıskanırım ama kısıtlamam.. Kıskanırım ama bende olmayan şeyleri değil, kıskanılmaya değer kişileri yani çok sevdiklerimi.. Bu konuda daha da eğitiyorum kendimi zaman geçtikçe ve olgunlaştıkça tabii, bakalım nereye kadar gidebilicem (:

Gerçek #5: Film izlemeyi sevmeyen insanlara karşı olumsuz yönde önyargılarım var.. Sinema benim için vazgeçilmezdir.. Buraya kadarını hemen hemen hepimiz biliyoruz zaten :p Henüz bilmediğimiz kısım ise benim "Imaağn ben öyle film izlemeyi falan sevmem yea" diyen insanlara karşı sergilediğim -_-' tutumu.. Yani tamam, zevkler ve renkler tartışılmaz, kimi insan kitap okumayı sevmez, kimisi müzik dinlemenin gereksiz olduğunu düşünür, kimisi de film izlemeyi zaman kaybı olarak görür (ki bu 3lü, hayatın 3ü1aradasıdır ya.. lütfen:) Bunlardan illa ki birini sevmeyen olur ama bir insan nasıl olur da film izlemeyi sevmez, işte buna mazeret bulamıyorum ben.. Çok mu uzun?! Günümüzün dizileri en az 120 dakika.. Onları izleyen insan pekala filmleri de izler.. "Ama dizilerde her hafta başka bi olay vağr" diyen ve dudak büzenlere de Sinema Gönüllüleri Vakfı'ndan bir iki arkadaş kapıyı göstersin lütfen zira ben Passiflora içmekteyim..

Gerçek #6: İçkinin her türlüsünü severim.. Hatta içimde dizginlemeye çalıştığım bi alkoliğin olduğundan da şüphe ederim arada.. Viski ve vodka tartışılmaz favorilerim arasındadır, bira çoğu kişinin olduğu gibi benim de vazgeçilmezimdir, rakıyı Türk olduğum için genetik olarak severim, tekila bana göre içkilerin en eğlenceli olanıdır, cin tonik tüketmek keyiflidir ve bana göre likörler alkol dünyasının görünmez kahramanlarıdır.....diye gider.. Ama işin "gerçek" kısmı bunlar değil.. İşin gerçek kısmı bu yaşıma kadar bir türlü şarap içmeyi sevememiş olmam.. Evet ben, Syntinen, içkilerin belki de en eski olanını, en çeşitli olanını, romantik gecelerin, gurme sofralarının baş tacı olan elit(!) içki şarabı sevmiyorum, sevemiyorum.. Rengi, görüntüsü, kokusu falan çok estetik ve karizma evet.. Ama içemiyorum.. Boğazımda bıraktığı o tadı sevmiyorum.. Bir arkadaşım "Demek ki iyi bi şarap içmemişsin." diye öngörmüştü, belki de sebebi budur bilemem.. Ama kısa vadeli hedeflerim arasında şarap içmeyi sev ve alış* maddesi yok malesef..

Gerçek #7: Ben aslında kolaylıkla tanıyabileceğinizi sandığınız ama biraz zaman geçtikçe bunun pek de kolay olmadığını fark ettiğiniz o kişiler arasındayım.. Kendimden bahsetmeyi severim, sır saklamak için, gizemli görünmek için kasmam ama umulduğu kadar da kolay açık etmem kendimi.. Benimle ilk tanıştığınızda üst düzey konuşkan, soran-cevaplayan ve anlaşılması kolay bi insan olduğum izlenimine kapılmanızın olasılığı çok yüksek.. Gerçekten de öyleyim evet.. Fakat aslında birden fazla ihtimalli insanlardanımdır.. Hemen hemen hepimizde olan "çoktan seçmeli hal ve hareketler"de bende 16 şık falan bulunur ama ilk etapta beş seçenekli gibi dururum.. lol' Yani tamam, genelimiz böyle aslında.. Ama bazılarımız da daha ilk başta kapalı kutu hissi yaşatmaz mı insana?! İşte ben öyle değilim ama görünmeze boyadığım ve göstermekte çekimser olduğum bir çok kapalı kutuya sahibim.. Görünmeyenle de yetinebilir beni tanıyan ama "Daha neler neler var aslında ollom!" cümlesi de saklıdır ve pakete dahil değildir ((:

İşte Syntinen ve işte onun 7 tane gerçeği* dedikten sonra ben de sevgili fellow'larım Nothing, StummScream, Anti-Kahraman, Kült Ablası, C3moi, Glamgring ve cRn'e "KREATIV BLOGGER" ödüllerini takdim ediyor ve onları da kendileri hakkında 7 tane gerçeği paylaşmaya davet ediyorum ((: Bu "7 Gerçek" mim'ini daha önce yaptığını bildiğim Finduilas ve yaptığını tahmin ettiğim Her Boku Bilen Adam'a da sadece ödül gitsin tarafımca efenim..

5 yorum:

Anti-Kahraman dedi ki...

tskler :)

Finduilas dedi ki...

Teşekkür ederiim. (:

StummScream dedi ki...

Teşekkür ediyorum lakin daha önce yaptım ve hiç yapasım yok biliyormusun =((

Gözde GÜL dedi ki...

hey heeey,teşekkürler =)

Syntinen dedi ki...

Anti-Kahraman; Rica ederim (:

Finduilas; Rica ederimm ^-^

StummScream; Daha önce yaptıysan hiç uğraşma diyor ve rica ediyorum o zaman ((:

kült ablası; Heaheah.. Rica ederim efenim :D