7 Nisan 2010 Çarşamba

Allahını seven defansa gelsin!


Yukarıda gördüğümüz başlık herhalde Lionel Messi ile birebir karşı karşıya gelen ve saliseler içinde gol yeme olasılığı muazzam yüksek olan rakip takım kalecisinin aklından geçen bir kaç cümleden biridir.. (Diğerleri için bkz: "Aha..Yine gol yedim la", "Mesleği mi bıraksam?!"-optimistler için alternatif: "Adama bak ya.. Helalossunaslanıma" vs. vb.) Zira kalecinin çoğu zaman düşünmekten başka alternatifi olamıyor, mesleğini yapmak istemesi aciz bir çaba haline dönüşüyor.. Bugün bir kez daha şahit olduk ki Messi icat oldu, futbol bozuldu(!) .lol

Şimdi sevgili fellower, konumuzun bir futbolcu olmasını ilk etapta yadırgayabilirsin.. Yadırgamadıysan ne güzel, bu paragrafı okumadan bi altındakine geçebilirsin ama bence oku.. Ki zaten okuyacağını düşünerek devam ediyorum.. Dediğim gibi, normal olarak "Allaallaa şindi Messi nalaka ki yani?!" düşünebilecekleriniz çıkacaktır fakat unutulmaması gereken bir şey var ki son zamanlarda futbol camiasındaki hemen hemen her şey haklı sebeplerden ötürü Messi ile alakalandırılıyor.. Ve bende özellikle baba tarafımca küçük yaştan beri çok alakalıyım futbola klişe bir tabir olsa da fanatik bir Galatasaray'lı olarak.. İlkokul hayatım boyunca ilk 5 sene gittiğim her okulda takıma seçilirdim ve gittiğim hiç bir okulda kız futbol takımı yoktu.. Annemin beden hocalarına yalvar yakar halini hala unutamam.. *swh* Jübilemi(!) 5. sınıfın sonunda takım kaptanı olarak yaptıktan sonra artık hormonsal sebeplerden dolayı mı bilmiyorum, zil çalar çalmaz top koşturmak için bahçeye çıkmak yerine kız arkadaşlarımla takılmaya başladım.. İyi ki de öyle yapmışım çünkü şaka altmetinli de olsa profesyonel bir futbol kariyeri istemezdim çünkü bu sporun erkeklere yakıştığını düşünenlerdenim.. Ancak artık top koşturmadığımın top koşturanları izleyemeyeceğim anlamına gelmediği için artık futbol yaşantıma ekran karşısında devam ediyorum.. Ama bunu sadece Galatasaray'ın maçlarını izleyerek de yapmıyorum ki nitekim bugünkü Barcelona-Arsenal maçı bu yazının fitili oldu.. Ateşleyen de Messi'ydi..

Ülkemiz futbolla yatan futbolla kalkan bir ülke ama kimse kusura bakmasın, Turkcell Süper Lig bize ne zamandır ağız tadıyla oynanan maçlar izleme olanağı sunmuyor.. En son oynanan ve dünya çapında olan Galatasaray-Fenerbahçe derbisi bile tahminlerin üzerinde sönük geçti, oynanan futbol çok vasattı ve bunu yenilerek şampiyonluk potasından çıktığımız için söyleniyorum.. Demek istediğim; Türk futbol severlerin geneli artık keyifli maç izleme hissini yabancı liglerden almaya başladı.. Hatta önceliği Premier Lig'e, Seria A'ya, Bundesliga'ya ve tabii ki La Liga'ya veren fanatiklerimiz bile var.. Çünkü bu liglerden herhangi birinde oynanan bir maçı izlerken insanlar "futbol" izlediğini hissediyor.. Hala çok sevdiğim Ronaldinho sayesinde tanıştığım ve bu hissi belki de tek başına sağlayan bir takım var ki bünyesinde bulundurduğu her bir futbolcu şaheserken bu mükemmelliğin arasında bile öne çıkan üstün bir yetenek barındırıyor.. Messi'li Barcelona

Şampiyonlar liginde yarı finalistlerinden birini belirleyecek maçlardan biri de Barcelona-Arsenal maçıydı.. İngiltere'de oynadığı futbolla değil de 40dk.da1 denk gelen durumlarla 2-2 beraberlik skorunu elde eden Arsenal, İspanya'da Messi'den 4 tane yedi ve lige veda etmiş oldu.. Bu iki maç da öyle maçlardı ki insan izlerken katıksız bir keyif hissediyor inanın.. Yani düşünebiliyor musunuz ki bir takım karşısında Premier Lig'in ilk 5inde yer alan çok iyi bir takımı sanki antreman maçıymış gibi rahat bir şekilde bloke ediyor ama ilk gölü o takım atıyor?! Sonra kendisine sürekli "insan değilsin sen!" diye hitap edilen mucize adam çıkıp "Kendi evimizde dk18'de gol ha?!" diyerek ilki 4 dakika sonra olmak üzere birbirinden nefis toplam 4 gol atıyor ve takımının Şampiyonlar liginde en çok gol atan oyuncusu olarak bir rekora daha imza atıyor?! Ben düşünemezdim ama gözlerimle görmüş oldum.. Messi'li Barcelona öyle bir takım ki futbolla ilgili düşünemediklerinizi hatta düşlerinizi hayata geçiriyor.. Bir sezonda altı kupa alıyor, her oyuncusu kendi pozisyonunda dünyada ilk 5'e giren adamlardan oluşuyor ve oynadıkları hemen hemen her maçı bir futbol resitaline çeviriyor.. Son zamanlarda herkesin göz bebeği olmayı sonuna kadar hak eden nazarlardan korunasıca, üzerine kurşun döktürmek istediğim mucize adam Leo Messi dışında Kaptan Puyol, İbrahimoviç, İniesta, Pique, Milito, Xavi, Keita, Busquets, Abidal, Marquez, Krkic, Maxvell, Yaya Tore, Dan Alves "futbolcu" tanımının sözlüklerde karşılığı olurcasına mesleklerini icra ediyor.. Gel de hayran olma demez mi insan?! Deli gibi der..

Gelelim mucize adama yada babamın değişiyle "uzaylı"ya.. Yazının başında şaka ile karışık Messi ile karşılaşan karşı takım kalecisinin düşüncelerine alt yazı geçmiştim hani.. Barcelona-Arsenal maçında anladım ki bu durumun espiriyle bir alakası yok.. Gerçekten de Almunia'nın yüz ifadesi her golden sonra bu sözü doğrular bir hal aldı.. Maç spikeri "Messi 4 - Arsenal 1 tshehehe" diyerek espiri yaptı ama ona kim "Hadi len!" diyebilirdi ki?! Barcelona gibi yıldızlar karması diye nitelendirilebilecek bir takımda bile bu denli açık ara öne çıkabilen bir adama yaptığımız övgüler yeterli midir?! Bir kaç sene önce Adidas'ın "Imposible is Nothing" temalı reklamlarından da öğrendiğimiz gibi Lionel Messi gerçekten de imkansızlıktan gelerek imkansız olanı başardı, başarıyor ve başarmaya devam edecek.. Ve yarattığı bunca harikaya rağmen hala "efendi"liğini sürdürüyor, yeteneğine ters orantıda bir alçakgönüllülük örneği sergiliyor, Christiano Ronaldo gibi yetenekli ama güzel ve çapkın çocuk modunda, kulağında pırlanta küpe, kolunda her ay başka bir süper model'le gezmiyor.. Sempatikliğiyle gönülleri kazanıyor ki 3dk'da iki gol attığı takımın oyuncuları tarafından bile maç sonunda saçları karıştırılarak soyunma odasına gönderiliyor, en önemlisi de işini en iyi şekilde yapıyor ve mesleğine duyduğu aşkla çalışıyor, çalışıyor, çalışıyor.. Şimdi kim söyelebilir bu adam tüm dünya tarafından konuşulmayı hak etmiyor?! Bildin, kimse söyleyemez çünkü Messi bunu söyletmez..

İşte kimsinin "Messi futbolcuysa diğerleri ne?!" dediği, kimisinin ayakta alkışlamaktan yorulmadığı ama herkesin sevdiği, PES'te bile kazandıran küçük dev adam Lionel Messi ve takımı Barcelona hakkında ben bunları düşünüyorum.. Bu kadar yazmaya değer miydi?! sorusunu soracak olan bünyelere de internetin olanaklarını kullanarak Barcelona-Arsenal maçını ve Messi'yi izleyeme davet ediyorum.. Zira Esra-Ceyda kardeşlerin bile kayıtsız kalamayacağı, uzun zamandır yeşil sahalarda göremediğimiz bir maçtı bu.. Messi 4 gol attığı için değil, Messi'li Barcelona Arsenal gibi bir takımı futbolun tüm estetik yanlarını kullanarak nakavt ettiği için..

Darısı Real Madrid'le oynanacak şampiyonluk maçına diyorum ve sizlere "Rumba de Barcelona" şarkısı eşliğinde veda ediyorum.. Hatta bir de link veriyorum eğlenirken okuduklarımızı da pekiştirelim diye ..lol.! İyi seyriler ((: http://www.youtube.com/watch?v=bBqeQ0UxXCE

Hiç yorum yok: